Psikoterapi hem hastalığın tedavisinde hem de nüksün önlenmesinde etkilidir.
Kişiyi hekime götüren olumsuz duygu ve davranışların kaynağı adeta otomatikleşmiş olan olumsuz düşünceleridir.
Psikoterapide bu otomatikleşmiş olumsuz düşünceler, kişinin kurallaştırdıkları (varsayımları), bunun kaynağı olan temel düşünce ve inançlar (şemalar) ele alınır. Görüşme sürecinde hastaya uygun teknikler seçilir ve hastanın yaşadığı problemi aşması, buna karşı güçlenmesi hedeflenir. En önemli noktalardan biri olan motivasyonun artırılması da yine aynı yöntemle yapılabilmektedir.
Depresyondaki hastanın çocukluğundan beri deneyimleyerek biriktirdiği temel inançları (şemaları) şunlardan biri ya da birkaçı olabilir: Terk edilme-kopma-ayrılma, kuşkuculuk ve kötüye kullanılma, duygusal açlık, kusurluluk ve utanç, sosyal izolasyon ve dışlanmışlık, bağımlılık ve yetersizlik, tehditlere karşı dayanıksızlık, bir başkası ile yapışıklık / iç içe geçmişlik, başarısızlık, haklılık, yetersiz öz denetim ve disiplin eksikliği, boyun eğme ve geri çekilme, kendini feda edicilik, onay arayıcılık, karamsarlık ve hataya katlanamama, duyguları bastırma ve aşırı sorumluluk, yüksek standartlar ve aşırı eleştirellik, cezalandırıcılık. Bunların tümü bir hastada olmak zorunda değildir. Biri, birkaçı ya da hepsi birlikte de görülebilir.
Hasta depresyona girdiğinde yukarıda bahsedilen şemalardan bazıları aktifleşir. Artık olayları bu şemalar doğrultusunda olumsuz değerlendirmeye ve mücadele etmemeye başlar. Bu, klinik durumu daha da derinleştirebilir. Amaç hem harekete geçerek bu olumsuz düşüncelerin oluşturduğu sıkıntıları azaltmak hem de baş etme yöntemleri geliştirerek depresyonun ilerleyen dönemlerde tekrarlamasını, tekrarlasa bile derinleşmesini önlemektir. Bu konuda en etkili yöntemler bilişsel davranışçı terapi ve şema terapidir. Bazı hastaların ilaç tedavisine sıcak bakmayışları (ilaçsız çözüm yöntemi aramaları ya da ilaç tedavisinde sebat etmeyişleri) bu terapilerin önemini daha da artırmaktadır.